Van Büyükşehir Belediyesi’nde kayyum yönetimi, geçtiğimiz hafta belediye bünyesinde çalışan 223 işçiyi “işe alımların arşiv araştırması tamamlanmadan gerçekleştirildiği” gerekçesiyle işten çıkardı.
Belediye yönetimi, kararın 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu ile 2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca alındığını duyurdu. İşten çıkarılanların büyük kısmı, daha önceki kayyım döneminde de işten çıkarılmış, 31 Mart 2024 seçimlerinden sonra DEM Parti yönetimi tarafından yeniden göreve başlatılmış isimlerden oluşuyor.
“işe alımların arşiv araştırması tamamlanmadan gerçekleştirildiği” şeklinde açıklansa da işçiler ve bazı Sivil Toplum Kuruluşları bunun siyasi bir tasfiye olduğunu savunuyor. Kentin farklı noktalarında ise neredeyse her gün bir araya gelen STK ve işçiler, haklarını aramak için basın açıklaması ve açıklama sonrası yürüyüş gerçekleştiriyor.
“Hırsızlar gidecek halk gelecek” sloganı atan gruptan STK ve işçiler burada Bajar Haber’e konuşarak, alınan kararı hukuksuz ve keyfi olarak nitelendirdi. İşçilerden bazıları, yıllardır belediyeye emek verdiklerini ancak hiçbir uyarı yapılmadan işten çıkarıldıklarını belirterek, mağduriyetlerini dile getirdi. Sivil Toplum Kuruluşları da işçilere destek verdi.
“2016’dan bu yana kayyım uygulamaları devam ediyor”
Yerine kayyım atanan Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal, kayyım uygulamasının büyük bir hukuksuzluk ve anti-demokratik bir uygulama olduğunu, halkın iradesinin gasp edilmesinin hiçbir haklı gerekçesinin olmadığını savundu. Şedal, “Kayyımın gasp, talan, kadın kırım politikalarının, emek sömürüsünün, yoksulluğun, kültür kırımı politikasının sürdürücüsü olduğunu hep söyledik. 2016’dan bu yana kayyım uygulamalarıyla Kürt halkının iradesi sistematik bir şekilde gasp ediliyor, yok sayılıyor. Dili yok ediliyor, kimliği inkâr ediliyor, yaşadığımız kentler büyük tahribatlar altında. Bir de Kürt halkının ekmeği, işi ellerinden alınmak isteniyor. 2016 da kayyımlar ilk atandığında da hukuksuz ve keyfi bir şekilde binlerce emekçi yoldaşımız işlerinden edilmişti. Bugün de aynısını yaşıyoruz” dedi.
‘AKP yandaşlarını işe alıyor’
Büyükşehir belediye Eşbaşkanları ve yönetim olarak; işe alınan işçilerin tüm hukuki süreçleri tamamlandıktan sonra işe girişlerinin yapıldığının bilgisini paylaşarak şöyle devam etti: “Tüm adalet mekanizmaları işletilerek başlatıldılar. Ancak Kayyım döneminde işe alınanlarla kıyaslandığındaki içlerinde ihtiyaç sahiplerini tenzih ederek belirtmek istiyorum; yüzde doksanı ihtiyacı olmayan, AKP’li siyasetçilerin ve kayyımın bürokratlarının en yakın akrabaları, AKP’li meclis üyelerinin çocukları, seçimden hemen önce seçim yatırımı olarak işe alındılar. Hiçbir ilana çıkmadan, mülakat yapmadan ve arşiv araştırması istenmeden… Kaldı ki bizler tüm bu süreçleri işletmiş olmamıza rağmen hem Kayyım hem AKP bu süreci hukuki olarak değerlendiriyor. Hangi hukuk? Bu ülke de AKP’liye ayrı Kürde ayrı bir hukuk mu işletiliyor? Maalesef evet. Kürt halkının yüz yıldır karşı karşıya kaldığı hukuk sömürge hukukudur. ‘Hem dilinizi, kültürünüzü yasaklarım hem de ekmeğinizi elinizden alırım’ diyen bir hukuk sistemi. 223 emekçi arkadaşımızın karşı karşıya kaldığı durum da tam olarak budur” diye belirtti.
“Bu hukuksuzluktan vazgeçilmeli!”
Bu uygulamalar sonucunda Kürt halkının kendi kentlerinde iradesinin yok sayıldığının altını çizen Şedal son olarak şunları belirtti: “İşten çıkarılan birçok arkadaşımız bu toprakları terk edip gitmek zorunda kaldı, yaşamını yitirenler oldu. Elbette bu uygulamalar karşısında bir taraftan da ciddi bir emek mücadelesi de veriliyor. Bizler de elimizden geldiğince her alanda emek mücadelesi kazanıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Barış ikliminin yaygınlaştırıldığı ve barışa dair inançlarınızın büyüğü şu günlerde bu hukuksuzluksan vazgeçilmeli, halkın iradesine saygı duyularak emekçi yoldaşlarımızın bir an önce işlerine dönmeleri gerekmektedir.”
“Sessiz kalmak, antidemokratik uygulamaları meşrulaştırmak anlamına gelir”
Eğitim-Sen Van Şube Eşbaşkanı Murat Atabay, halkın demokratik iradesine yönelik her türlü müdahaleyi reddettiklerini ifade etti. Atabay, “Kayyum politikaları, sadece yerel yönetimlere değil, aynı zamanda barışçıl bir toplum idealine ve halkın birlikte yaşama iradesine de açık bir saldırıdır. Bu anlayışa karşı mücadele etmek, yalnızca emekçilerin değil, aynı zamanda demokratik toplumun savunulması anlamına gelir. Bu süreçte bizler, emeğe ve halk iradesine sahip çıkan bir tutumu kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu hukuksuzluğa sessiz kalmak, bu antidemokratik uygulamaları meşrulaştırmak anlamına gelir. Barışçıl, demokratik bir toplumun temel taşlarından biri, güvenceli çalışmadır. İşçilerin hiçbir somut gerekçe olmadan işten çıkarılması, sadece ekonomik bir mesele değil; aynı zamanda adalet ve eşitlik ilkesinin ihlali demektir. Dayanışma ağlarımızı güçlendirecek, bu süreci görünür kılacak, emekçilerin haklarını her zeminde savunacağız.” Sözleriyle destek verdiklerini açıkladı.
Bir mesajla işine son verildi
Van Büyükşehir belediyesine bağlı Van Su ve Kanalizasyon İdaresi (VASKİ), de çalışan ve işine son verilen işçilerden Berivan Tibelik kendisine gelen bir mesajla 22 adlı bir kodla işten çıkarıldığı bilgisini aldığını söyledi. Tibelik 2015’te çalıştığını ve tekrar 2017’de belediyeye atanan kayyum yönetimi tarafından çıkarıldığını ancak açtığı davayla mahkemeyi kazanıp tekrar işine dönüyor. Tibelik yaşadığı mağduriyeti şu sözlerle açıklıyor: “20242te tekrar yapılan resmi prosedürle işe giriş yaptım 1 buçuk ay çalıştım kayyum yönetimi beni Edremit ilçesine gönderdi. Edremit ilçesinde de 6 ay 15 gün çalıştıktan sonra çıkışım verildi.”
Yapılan bu haksızlığın sadece kendisine değil, dünyadaki her onurlu, emekçiye karşı yapılan bir saldırının olduğunun altını çizen Tibelik: “Maddi ve manevi olarak çökertmek istedikleri biz emekçiler bu haksızlık karşısında üzülmeyi şaşırmayı bir kenara bırakıp daha güçlü, daha mücadeleci bir ruh ve kararlılıkla yasal olan her koşulda bu haksızlıkla mücadele edeceğiz. Sendikal haklarını bilen bir emekçiyim. Hukuki süreç için gereken başvuruları yaptık ve sendikamız da gerekli açıklamayı bize yaptı ve bu haksızlığa karşı hukuki olarak yapabileceğimiz yol yöntemleri bizlere aktarıp hukuki süreci avukatlarımızla başlattı. Sendikamız da avukatlarımız da bu hak gaspına karşı ellerinden geleni ivedilikle yapıyorlar.”
“Kazanana kadar mücadele edeceğiz”
Tibelik son olarak şu çağrıda bulundu: “Kamuoyu şunu bilmeli, asla haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Yetkililer de ahlaki ve vicdani bir şekilde kanunları okusunlar. Bu tip siyasi ve keyfi kararların yarattığı toplumsal sorunları çözsünler. Ya da iradesizlikleriyle yaşasınlar. Ama şunu bilsinler biz bu zihniyete karşı kazanana kadar her daim mücadele edeceğiz. Yargının siyasi değil, hukuken kanunen yapması gerekenleri yapmasını bekliyoruz.”
“Sendikamız baskı altında”
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Van Şube Başkanı Ömer Tekin ise DİSK olarak, “223 Emekçinin İşine son vermesiyle beraber davaları üstelenen avukatlarla toplantı gerçekleştirdik hukuki boyutu tartışıldı ve sürecin ortaklaşarak yürütüleceği karara varıldı. Bu anlamda Sendika olarak titizlikle bu sürecin takipçisi olacağız. Sendikal faaliyetlerimiz yılardır bölgede baskı altında yürütüyoruz kayyımlar her zaman yandaş sarı sendikaları muhatap almış üyelerimiz üzerimde baskı uygulanmıştır buna rağmen her zaman emekçiler DİSK GENEL- İŞ sendikasını esas alarak sendikamızı Van’da canlı tutmuştur.” Sözlerine yer verdi.