Menteşe’nin Bayır ve Yatağan’ın Deştin mahallelerinde kurulmak istenen entegre çimento tesisini engelleyen halk, kazanımlarını iki günlük festivalle kutladı.
Muğla’nın Menteşe ve Yatağan ilçelerine bağlı Bayır ve Deştin mahallelerinin ortak sınırı olan Tekağaç mevkisinde kurulmak istenen entegre çimento fabrikasına verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporunu ve Menteşe Belediyesi’nin verdiği ruhsatı iptal ettiren bölge halkı, zaferlerini bir festival düzenleyerek kutladı.
Deştin Çevre Platformu, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Menteşe Meclisi ve Bayır Çevre Komitesi tarafından, 28-29 Eylül’de düzenlenen 1. Uluslararası Deştin Kültür ve Doğal Yaşam Festivali’nde halk ve örgütler verdikleri mücadeleyi selamladı.
Gündem Fethiye‘den Hülya Çetinkaya ve Burak Necip Başar‘a konuşan bölge halkı ve STK temsilcileri festivali değerlendirdi.
‘Kitap yazsak bitmez, yaptığımız iş büyük’
Festivale Türkiye’nin farklı noktalarından ve yurtdışından destek olan çevre dostlarına ve belediyeye teşekkür eden Deştinli Arzu Özdemir, “Yaşam alanlarımız, toprağımız, suyumuz için çok uğraştık. Bu uğraşmanın sonunda kazandık. Kazanınca da bir festival etmeyi düşündük” dedi.
Bundan sonraki süreçte imar planlarının iptal edilmesi için mücadele edeceklerini belirten Özdemir, “Söyleyeceğimiz çok şey var. Kitap yazsak bitmez ama geriye döndüğümüzde yaptığımız iş büyük. Şu anda mutluyuz. İnşallah daha mutlu oluruz” ifadelerini kullandı.
Doğa talanın durmayacağını dile getiren Özdemir, “Nerede talan biz oradayız. Direncimizi devam ettireceğiz. Daha da güçlü olacağız” diye konuştu.
‘Üretmediğimiz gün, tükendiğimiz gün olur’
Deştinli Ayşe Duran da hem yetiştirdikleri Deştin fasulyesinin hem de bölgede yetişen tarım ürünlerinin var olabilmesi için Deştin Çayı’ndan ve bölgedeki su kaynaklarından akan temiz suyun önemine dikkat çekti: “Üretmezsek, yetiştirmezsek tükeniriz. Yetiştirmediğimiz gün, üretmediğimiz gün tükendiğimiz gün olur.”
Deştin Çevre Platformu Eş Sözcüsü Haluk Özsoy ise neden böyle bir festival yapmaya gerek duyduklarını şöyle anlattı:
“Aslında biz fabrikanın kapısına kilit vurdurduğumuzda, mühürlettiğimiz anda kutlamalarımızı yapmıştık kendi içimizde. Davullu zurnalı kutlamalardı ama oturduk ve düşündük. Bu sadece bizim zaferimiz değil. Bir sürü örgüt bize destek verdi, Türkiye’den bir sürü insan destek verdi, yurtdışından arkadaşlarımız bizim bu mücadelemizi paylaştılar. Dolayısıyla biz sadece bizim kutlamamızın yeterli olmadığına kanaat getirdik ve büyük bir festival yapmak istedik. Festivalimize Topraksız Köylü Hareketi’nden arkadaşlarımız geldi. Brezilya’dan Amazonlar‘da yaşayan Guajajara kabilesinden yerli arkadaşlarımız geldi destek vermeye. İngiltere’den İskoçya’dan, Not 1 More’dan arkadaşlarımız geldi. İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den, çeşitli yerlerden dostlarımız geldi ve hep birlikte bu kazanımı ve çimentocuları nasıl yendiğimizi, hem bütün dünya görsün istedik hem de bu kazanımı hep birlikte kutlamak istedik.”
Topraksız Köylü Hareketi (MTS) aktivistlerinin kendilerine bayraklarını hediye ettiklerini anlatan Özsoy, “Bu özel bir durumdur. Dünyada çok az direnişe bayrak vermişlerdir onlar. O bayrağın yükümlülüğü biraz fazladır. Biz de onlarla kendimizi yoldaş direniş, kardeş direniş olarak ilan ettik” dedi.
Özsoy bundan sonra öncelikle söz konusu alana tekrar, farklı şirketlerin böyle bir tesis yapmasının önüne geçmek için alanı sanayi tesisi olarak niteleyen imar planlarını iptali için mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
Halihazırda imar planlarının iptali için açılmış bir davanın olduğunu dile getiren Özsoy, en fazla iki ay içinde bekledikleri sonucu almayı umduklarını belirtti:
“Umarım iki ay sonra balyozlarla bir poz vereceğiz ve ‘Siz mi yıkacaksınız biz mi yıkalım?’ şeklinde bir kampanya başlatacağız. Bu yaza kadar bu kazulet yapıyı, ormanın içinden temizlemiş olmayı umuyoruz.”
Kaynak: Yeşil Gazete